10 Haziran 2010 Perşembe

İnsan Derisi ve Özellikleri


Aynı karaciğer ve diğer hayati organlar gibi deri de, olmadığı takdirde insanın yaşamını sürdüremeyeceği çok önemli bir organdır. Derinin bir bölümünün bile tahrip olması insanın hayatını yitirmesine neden olabilir. Zira bu durum vücutta önemli bir su kaybına ve ardından ölüme yolaçar. Buradan da anlaşılacağı gibi tek başına deri bile evrim teorisini çürüten bir organdır. Çünkü herşeye sahip ancak derisi henüz evrimleşmemiş veya kısmen ortaya çıkmış bir canlının ne hayatta kalabilmesi ne de soyunu sürdürebilmesi mümkün değildir. Sonuçta, insanlar da hayvanlar da tüm parçaları eksiksiz ve kusursuz olduğu ve vücutları da bütünüyle deriyle kaplı olduğu halde varolmuşlar, kısaca yaratılmışlardır.

• Vücudun su dengesinin bozulmasını engeller:

Üst derinin her iki tarafı da su geçirmez bir yapıya sahiptir. Dışardan vücuda, vücuttan dışarı su geçmez. Derinin bu özelliği sayesinde vücudumuza dışarıdan girebilecek nem nedeniyle vücuttaki su miktarının gerektiğinden fazla artması, dolayısıyla da vücut dengesinin bozulması engellenmiş olur.

• Dayanıklı ve esnektir:

Üst deri yüzeyindeki hücrelerin önemli bir kısmı ölüdür. Alt deriyle temas halinde olan kan damarlarına yakın kısımlar canlı hücrelerden oluşan tabakadır. Bu hücreler bölünerek çoğalır. Ve yeni hücreler eskileri yukarı iterek alt deriden uzaklaştırırlar. Üst deri hücreleri yassılaşarak hücre niteliklerini kaybetmeye başlar ve keratin adını verdiğimiz sert bir maddeye dönüşürler. Kanın besleyiciliğinden uzak kalıp ölen bu hücreleri keratin birarada tutar ve vücut suyunu dışarı bırakmayan dışarıdan da içeri bir cisim almayan bir zırh haline gelir.

İlk bakışta çok yumuşak görünse de, deri dışardan gelebilecek darbe ve olumsuz etkilerden bizi koruyacak kadar dayanıklıdır. Daha sert ve kalın olması halinde koruyucu özelliğinin artacağı düşünülebilir. Ancak bu yanıltıcıdır. Eğer bir filin ya da gergedanınki kadar sert ve kalın deriye sahip olsaydık, oldukça hareketli bedenimiz bu yeteneğini yitirecek ve hantal bir yapıya bürünecekti.

• Kendi kendini yenileyebilir:

Üst derinin kesitine bakınca sağlamlığının nereden kaynaklandığını anlarız. Bedenin içine girmiş karmaşık bir yapısı vardır. Her bir katman bir diğerine sıkı sıkıya bağlıdır. Ama birinin zarar görmesi diğerlerini etkilemez. Zaten derimizin bir kısmı dökülür. Özellikle derimizi sert satıhlara sürdüğümüzde bu dökülme daha da artar.

Bu şekilde kaybolan parçaların yerini almak için üst derinin en alt katında kalan hücreler durmadan yeni hücreler üretirler.

• Tabakalarının bir arada durmasını sağlayacak yapıdadır:

Derinin yandan kesitine bakınca üst deri ile alt deri arasındaki sınırın girintili çıkıntılı bir görüntüsü vardır. Bu engebeler iki katmanın birbiri üzerinden kaymasını ve ayrılmasını engeller.

• Vücudu zararlı ışınlardan korur:

Üst derinin en altında yaşayan bir hücre 'melanin' adı verilen bir renk maddesi üretir. Deriye rengini veren bu madde, deriyi güneşten gelen ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerinden korur.

• Vücudun dış dünya ile olan bağlantısını sağlar:

Alt derideki sinirler vücuttan dış dünyaya açılan pencereler gibidir. Deri yaşadığımız ortamın şartlarını sürekli olarak yoklayan, vücudumuzun en geniş ve en önemli organıdır. Kulaktan, burundan hatta gözden bile önemlidir. Diğer duyu organlarımız olmadan yaşayabiliriz. Ama deri olmadan insanın hayatını sürdürmesi mümkün değildir. Çünkü insan vücudunun en hayati sıvısı olan suyun deri olmadan vücutta tutulması mümkün değildir. Vücuttan çok düşük miktarlardaki su kaybı dahi anında ölümle sonuçlanır. İleri derecedeki yanma vakalarının ölümle sonuçlanmasının nedeni de derinin önemli bir kısmının yokolması yüzünden vücudun su kaybetmesidir.

• Sıcak havalarda vücudun serinlemesini sağlayan mekanizmaları içerir:

Derinin bir başka fonksiyonu da vücut sıcaklığını dengede tutmasıdır. İnsanlar sıcakta terlerler ve derilerine kan dolar. Bu mekanizma vücudun serinlemesine yol açar.

Deri birçok tabakadan oluşan, içinde algılayıcı sinirler, dolaşım kanalları, havalandırma sistemleri, ısı ve nem ayarlayıcıları bulunan, gerektiğinde güneşe karşı kalkan üretebilen oldukça karmaşık bir organdır. Deri, insan vücudunda tek parçadan oluşan en geniş organdır. Hem sağlam hem de esnek bir dokudur. Gerektiği zaman ısınmamızı gerektiği zaman da serinlememizi sağlar. Vücudun hastalıklara karşı korunmasının birinci ve en önemli aşaması olan deri, sürekli olarak kendini yeniler. Hepimiz derinin duyu yetisinden yararlanarak hareketlerimizi düzenleriz.

Deri bu fonksiyonlarını özel olarak hazırlanmış yapısı sayesinde gerçekleştirir.
Deri birbirinden tamamen farklı yapılardan oluşur. Alt kısmında yağdan oluşan bir katman vardır. Bu yağ katmanı yalıtım görevi görür. Bu tabakanın üstünde deriye esneklik özelliğini veren ve büyük kısmı proteinden oluşan bölüm vardır. Yağ katmanının üstündeki ilk tabakaya alt deri, onun üstündekine de üst deri adı verilir. Bu tabakaları derinin mikroskobik kesitinde görebiliriz: Üst deri, alt deri ve yağ...

Alt deriyi çok ufak kılcal damarlar sarmıştır. Bunlar sadece derinin beslenmesi için değildir. Aynı zamanda derideki kan miktarını da kontrol ederler. Vücut ısısı arttığında damarlar genişleyerek gereğinden fazla sıcak olan kanın vücudun nispeten serin olan dış kısmından geçmesini ve ısısını dışarı vermesini sağlar. Vücudu serinleten bir başka mekanizma da terdir. İnsan derisi "gözenek" adı verilen birçok delikle doludur. Gözenekler ter bezlerinin bulunduğu alt deriye kadar uzanırlar. Bu bezler kandan aldıkları suyu gözeneklerden geçirerek vücudun dışına atarlar. Dışarı atılan sıvı (yani ter) buharlaşmak için vücudun ısısını kullanır. Böylece buharlaşma anında ciltteki ısı kullanıldığından bu bölgede bir serinleme görülür.

• Soğuk havalarda vücut sıcaklığını korur:

Deri soğuk havada da bu kez vücudun sıcaklığını korur. Soğuk havalarda ter bezleri çalışmalarını yavaşlatır, kan damarları daralır. Böylece deri altında kan dolaşımı azaltılır. Bu sayede vücut ısısının dışarı kaçması mümkün olduğunca engellenir.
Tüm bunların bize gösterdiği sonuç, insanın derisinin, onun hayatını kolaylaştırmak için özel olarak tasarlanmış mükemmel bir organ olduğudur. Deri hem korur, hem "klima" görevi görür, hem de esnekliği sayesinde hareket serbestisi sağlar. Dahası, son derece estetiktir.

Bu tür bir derinin yerine sert, kalın ve kaba bir derimiz olabilirdi. Esnek olmayan, bu nedenle biraz kilo aldığımızda çatlayıp yarılacak bir derimiz de olabilirdi. Ya da yazın sıcaktan baygınlık geçirmemize, kışın kolayca donmamıza neden olacak bir deriye de sahip olabilirdik. Bakmaktan iğreneceğimiz derecede çirkin bir deriyle de kaplı olabilirdik. Ancak bizi yaratan Allah, en "konforlu", en kullanışlı ve en estetik deriyle bedenimizi kaplamıştır. Çünkü O "yaratandır, kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir". (Haşr Suresi, 24)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder